Uykusu gelen her bebek böyle bir galon enerji içeceği içmiş gibi mi olur? Deniz aynen öyle oluyor. Bir de istemediği bir şeyi yaptırmak mümkün olmuyor, yaygarayı basıveriyor. Yanımızda birileri varsa olay şöyle gelişir: Deniz’i pek yakından tanımayanlar, ben “çok uykusu var” deyip onu uyumaya götürdüğümde onun bu haline bakıp gülerek “bana hiç de uyuyacakmış gibi gelmiyor ama…” diye yorum yaparlar. Tabii 5 dakikada uyuyuverince ben “nasıl, yok muymuş uykusu, şiştiniz mi” gibisinden zafer dolu bir yüz ifadesiyle geri dönerim. Yeterince yakın biriyse, bunu yüzüne karşı ifade etmek de pek zevkli olur
Ama ne yazık ki her zaman beni haklı çıkarmıyor kızım. Bazen, özellikle de öğleden sonraları çok uykusu olsa da uyumayacağı tutuyor. Ben yarım saat emziriyorum (ne yazık ki 1 yaşına yaklaştığı şu günlerde hala memede uyutuyorum kendisini) , hanımefendi meme keyfi yapıp saçlarımla oynuyor (hatta bazen hırsala saçlarımı çekip canımı acıtıyor) sonra da tam enerji ayaklanıp bir de suratıma bakıp “hah” diye gülüyor. İşte o zamanlar, annelikten ve Deniz’le uğraşmaktan en çok yorulduğum, “bu velet benimle dalga mı geçiyor, cücük kadar çocukla başa çıkamıyorum” duygusunu iliklerime kadar yaşadığım ve uyku eğitimini vermeyen aptal kafamı duvarlara vurmak istediğim zamanlar oluyor. Ha, bu arada geçen yazıda belirttiğim Ferber yöntemini deneme girişimim başarısız oldu. Daha doğrusu sonuca ulaşamadan ben pes ettim. Anlatayım:
İnternette bulabildiğim yazıları ve tecrübeleri okudum, IPC psikoloğu Sinem hanımla görüşüp destek aldım, kendimi bu yöntemin doğruluğuna ve gerekliliğine inandırdım. Emin’in 3 gecelik bir iş seyahatine gidiyor oluşunu fırsat bildim, eve bana destek olması için alt kat komşum Esin’i davet ettim. Ona ne yapacağımı anlattım, hatta gündüzden okusun diye konuyla ilgili başarılı olmuş annelerin bloglarının vs linklerini gönderdim ki Esin de ikna olsun, ne yapacağımızı bilsin. Akşam da Deniz parktan gelip yemeğini yedi, banyosunu yaptı, uyku öncesi hazırlıkları başarıyla yerine getirdik, meme emme faslını en sona değil bütün oyuncaklara iyi geceler dilemenin öncesine koyduk. Deniz’i yatağına yatırıp tatlı bir sesle iyi geceler dileyip yatağının yanından ayrıldığım anda, daha odadan bile çıkmadan yaygarayı bastı. Ben yanına dönmek ve onu almak yerine balkona Esin’in yanına kaçtım. Ağlaması canhıraş çığlıklar şeklindeydi. Canı acımadığını, başına kötü bir şey gelmediğini bildiğim ve kendimi buna hazırladığım için dayanmakta çok zorlanmadım. Asıl problemi 5-6 dakika sonra yanına ilk ziyareti yaptığımda yaşadım. Deniz ayakta, yatağın kapıya en yakın köşesinde durmuş çığlık çığlığa ağlıyordu. Ben yanına gidince ellerini havaya kaldırıp bana tutunmaya ve onu almam için yatağın içinde zıplayarak daha da çok bağırmaya başladı. Ben onu biraz zorla yatırdım, öptüm okşadım (tabii ki bunlar sakinleştirmenin yanından bile geçmedi) ve gene çıktım. Bir dahaki ziyaret de aynı şekilde geçti. Ağlamaktan sucuk gibi terlemişti, pijamaları sırılsıklamdı. Beni her görüşü onu daha da çok ümitlendirip daha şiddetli ağlama krizine soktuğu için ziyaretleri 7, 9, 12 dakika gibi uzun sürelere yaydım. Derken aralarda sesi kesilmeye başladı. Ben artık stresten oturamıyordum, iyi bir şey yaptığımdan da artık o kadar emin değildim. Doğrusu Esin yanımda olmasaydı Deniz’in onu bırakmayayım diye ellerime sarılışına dayanamaz, 2. veya 3. ziyarette boş verip onu alırdım. Ama Esin’le 2 ziyaret daha dayanıp uyumamış olursa almaya karar verdik. Neyse ki birden ses kesildi. Yanına gittiğimde içim çok acıdı, minik kuşum ellerini yatağın kenarına koyup kafasını ellerine yaslamış, ayakta uyuyakalmıştı. Yatırırken tekrar uyanıp ağladı, ama birkaç dakika sonra gene ses kesildi. Gittiğimde kurbağa gibi yüz üstü yatağın köşesinde uyuya kalmış olduğunu gördüm. Bu sefer yatırıp üstünü örttüm, sırtına bir ter tülbenti koydum, hiç uyanmadı. Uyuması toplam 55 dakika sürmüştü.
Balkona gittiğimde dizlerim titriyordu. “Allah’ım n’olur yanlış bir şey yapıyor olmayayım, n’olur sonuçta birkaç gece sonra bütün gece bölünmeyen sağlıklı ve mutlu bir uyku düzeni olsun” diye dua ettim. Bir de “Allah’ım n’olur bu gece uyanmasın!” diye. Ne yazık ki bu duam kabul olmadı, Deniz 1 buçuk gibi uyandı. Ben bir kez daha böyle bir sabır denemesinde başarılı olabileceğime hiç inanmadığım (hem de gece karanlığı ve sessizliğinde, ben de uykudan uyanmışken çok daha zor) için hiç ağlatmadım, kucağıma aldım, ama meme de vermedim. Kucağımda ama meme vermeden uyutmam yaklaşık 1,5 saat sürdü. Daha doğrusu uyudu uyumasına ama yatağında 10 dakika sonra, kimi zaman 5, kimi zaman 20 dakika sonra uyanıyordu. Kah pışpışlayarak, kah kucakta gezdirerek uğraştım, ama derin uykuya bir türlü geçiremedim. Sonunda benim de gücüm tükendi ve meme verdim. Bu sayede ikimiz de birkaç saat uyuduk. Sabaha karşı ikinci kez uyandığında gene tam olarak aynı şey oldu. 1,5 saat debelenip uyuyup uyandıktan sonra memede derin uykuya ancak geçebildi.
Sabah her zamanki gibi bir saatte, her zamanki gibi bir psikolojiyle uyandı. Ben ise biraz kızı bu kadar ağlattım diye, biraz da gece uyandığında metanetli davranamadım, gene meme verdim diye suçluluk içindeydim. Psikoloğun böyle bir şey olmayacağını defalarca söylemesine, diğer okuduğum annelerin de böyle bir şey tecrübe etmemiş olmalarına rağmen acaba bana kızgın mı, gücendi mi, geceyi hatırlayıp bana küsecek mi diye gözünün içine baktım. Tabii ki bunların hiçbiri olmadı. Ben de acaba ilk yatışta kendi kendine uyumasını beklesem ama geceleri uyandığında meme versem bir faydası olur mu, gene kendisi uyumayı öğrenir mi diye danışmak için Sinem hanımı aradım. Hem onun söylediklerinden, hem de mailleştiğim Hayal ‘in söylediklerinden Ferber Yöntemi ile ilgili şunu tekrar öğrendim (aslında bilmediğim bir şey değildi ama aklıma kazındı) :
-Bu Ferber Yöntemi denen şeyi “biraz uygulamak” diye bir şey yok! Ya tam anlamıyla uygulanacak, ya da hiç kalkışılmayacak!
- Her konuda değiştirilmeye çalışılan alışkanlıklarda olduğu gibi bu konuda da kararlılık, süreklilik ve taviz vermemek en önemli şey.
İkinci güne bu kararlılıkla başladım ama akşam saatleri yaklaşıp uyku vakti geldikçe mideme kramplar getiren bir stres ve ağlama isteği beni sardı. Akşam üzeri Deniz’İ kendi kendine uyutmaktan vazgeçtiğimi kendi kendime itiraf ettim. Bu kararı vermek, sıcak kumlardan serin sulara atlamak gibi rahatlattı beni. Kızımla gezmeye gidip ikimize bir güzel tatlı ısmarladım. Anladım ki bilmek ve inanmak başka bir şey, uygulayabilmek başka. Vazgeçtim, pes ettim, başaramadım, çuvalladım ne dersek diyelim. Ben kızımı bir süre daha memede uyutmaya devam edeceğim. Biliyorum, gece kesintisiz uyuması onun için çok daha sağlıklı olurdu ama biz hepimiz bu şekilde uyutularak büyüyüp sağlıklı büyükler olduk diye kendimi avutacağım. Kim bilir, belki Deniz’i tamamen memeden kestikten sonra bir deneme daha yaparım?? Ya da yapmam! (Ki bu memeyi bıraktırma süreci de gözümü çok korkutan konulardan biridir, nasıl olacak hiççç bilmiyorum, hadi hayırlısı).
Tekrar merhaba. Açıkça yazmak gerekirse, yazını sabırsızlıkla bekledim, hergün kontrol ettim acaba sonuç ne oldu diye. Heyecanla tıkladım çünkü yaşadıklarını birebir yaşıyorum. Yazdıkların benim düşüncelerimden benim kalemimden çıkmış gibi... Ben de kitabı, değişik kaynakları ve blogları okumuş bir anne olarak aynı yöntemi denemeyi 8. aydan beri isteyip bir türlü başlayamamıştım. Yaşadıklarımızın ve de bebeklerimizin davranışlarının çok benzer oluşundan çok merak ettim sonucu. Aslında tüm gün ona bağımlı olmaktan şikayeti bırakalı çok oldu ama geceleri daha erken yatırma çabalarım her seferinde başarısız oluyor. Bir-iki gün erken yatıyor ki bu yine saat 22 den aşağı olmuyor, sonra yine aynı geç saatleri bulduruyor.
YanıtlaSilTüm bu yazdıklarından sonra vardığın sonuçta en büyük destekçinim mecburen :). Buna sen de başlamadan pes etmek diyebilirsin ama hayat öyle ya da böyle geçip gidiyor. Yeni yazılarını bekliyor olacağım. Kızınla daha çoook güzel vakitler geçirmen dileğiyle.
Merhaba ayni evrelerden bizde gectik, bende yazmistim bu konu ile ilgili.
YanıtlaSilhttp://leoncan.blogspot.com/2008/11/uyku.html
Bence pes etme, zaten sIk araliklarla yanina giderek ona onu terk etmedigini ve aslinda burada oldugunu belli ediyorsun. Vicdanini bence rahat tut. Bizim cocuk doktorumuz, siz rahat olunki cocukta gerilip daha cok aglamasin demisti, cok ama cok hakliydi... Biz tabi rahat olacagiz, Leon Can tek basina uyumayi ögrenecek diye 5 gün zombi seklinde gezmistik oda ayri bir konu:)) Sevgiler, kolay gelsin...
Defne, selam! Çok hoş bir şey insanın yalnız olmadığını bilmesi :) Ufaklığa öpücükler, haberlerinizi bekliyorum.
YanıtlaSilEfsun, belki Deniz terk edildiğini sanmıyordu ama işte o tepkisine, ellerime sarılışına dayanamadım. Biliyorum ki bunu herkes yaşıyor ama benim zayıflığım herhalde. Belki daha sonra bir gün, kim bilir :)
Merhaba, yazini okurken yasadiklarim benim de gozlerimin onunden geciverdi:) benim oglum da 20 aylik, 14 aylik olana dek meme vererek uyuttum, her gece de 3 kereye yakin kalkiyordu, 1 defa da bu uyku arasinda emme seansimiz olurdu, sonra bir gece ben hic bir zorlamada bulunmadan 14 aylikken sip diye meme istemedi benden! ben de hic zorlamadan emzigiyle uyuttum, ondan sonraki gecelerde yine uyandi ama meme hic istemedi, biz de boylece emzirmeyi birakip emzikle uykuya basladik, cok uzatmayayaim, 18 aylik olana kadar geceleri uyandi, benim kucagimda ya da yanimda uyumak istedi ama ne zamanki 18 aylik oldu, geceleri uyanmayi kesti!!! simdi 20 aylik ve gecen hafta emzigi de birakti ve yataginda oyuncak kopegine sarilarak uyuyor, tabi ben uyuyana kadar beklemek durumundayim ama olsun:) demek istedigim her sey zamanla rayina kendiliginden giriyor, biz ne kadar zorlarsak zorlayalim tek degisen sinirlerimizin daha da bozulmasi oluyor:)
YanıtlaSilsevgiler...