Bilen bilir, bebelerin hayatında önemli mihenk taşlarından biri bu 18 ay. Biri 3 ay, biri 6 ay, 12 ay, 18 ay ve 24 ay böyle dönemler. Bizim kız da artık resmen 1.5 yaşında bir "abla" oldu :) Bebeklikten iyice çıktı, etrafta koşturup duran, kendi tercihleri ve karakteri olan bir çocuğa dönüştü. Bana sorarsanız, tatlılaştıkça tatlılaşıyor, içimdeki sevgi arttıkça artıyor, aramızdaki bağ git gide hafifleyeceğine sanki güçleniyor. O karakter kendini gösterdikçe, derdini kelimelerle de anlatabilmeye başladıkça diğer çocuklardan farklılaşıyor, kendine has bir çocuk oluyor. "Benim çocuğum" Anlatması zor bir duygu. Kendime bile itiraf etmekten utandığım bir duyguyu hatırlıyorum Deniz'in yeni doğduğu günlere ait. O zamanlar bazen Deniz'e bakıp hayretle fark ederdim ki bir şey olsa da bu bebek ölse, öyle deliler gibi üzülüp "evlat acısı" ile kahrolmayacağım. Sanki Allah Korusun tabii ki ama öyle birşey olsaydı hemen bir tane daha yapardım ne olacak ki gibi bir duygu içindeydim. Tabii hemen peşinden gelen bir suçluluk dalgasıyla bu saçma düşünceleri atardım kafamdan. Ama şimdi artık (şimdi dediysem uzun zamandır bu böyle) böyle bir düşünce bile beni dehşete düşürmeye yetiyor. Bırakın ölümü kalımı, hastalığı veya bir sebepten uzun süre ayrı kalmak zorunda kalma ihtimali bile... Neyse, bırakayım bu kötü düşünceleri saçma lafları. Ama ne demek istediğimi anlatabildim değil mi? Artık o herhangi bir bebek olmaktan çok uzak.. Yeri doldurulamaz, başka kimselere benzemeyen, biricik kızım...
PS Sonradan bu yazıda anlattıklarıma dönünce geçen aylarda daha karnımda 8 haftalıkken kaybettiğim bebeğime ne kadar üzüldüğüm geldi aklıma. Teoride ortada daha bebek bile yokken...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder