19 Kasım 2009 Perşembe

Deniz 4 Aylık!


Hatta şu an 4,5 aylık olmak üzere! Hoş ve hareketli günler yaşıyoruz kızımla. Her birkaç günde bir yeni bir beceri, yeni bir şirinlik.

Kilosu 7,5 olmuş, boyu da 70,5 cm. Standartların üzerinde büyümesi devam ediyor. Hala sadece anne sütüyle besliyorum ve hala biberon almıyor. Doktorumuza bu biberon konusunu açtığımda bana başka bir besleme şekli önerdi. 40-50 cc su ile 1,5 tatlı kaşığı pirinç ununu pişireceğim. Ilıklaştığı zaman içine 50 cc kendi sütümü ekleyeceğim ve kaşıkla yedireceğiz hanım kızımıza. Tabii ben değil, be yokken annemveya babası yedirecek. Anneye biraz özgürlük vermek için diğer bir kişinin karın doyurabileceği güzel bir yöntem, ama çok sık uygulamamak gerek diye altını çizdi doktor.

Bu aralar bolca yaşadığımız ilklere gelince:

Geçen hafta ilk kez babasının kucağında mızıldarken yanlarına gittiğimde ellerini bana uzatıp vücudunu da bana doğru eğerek resmen bana gelmek istediğini belirtti mesela. Tabii ki bende bir kıvanç, babada ise kıskançlık sebebi :) Ondan sonra özellikle akşamları uykusu geldiğinde bu hareketi tekrar etmeye başladı. Biraz daha anneci oldu yani anlayacağınız. Veya daha önce de anneciydi de şimdi ifade edebilmeye başladı tercihlerini!

Daha dün ilk kez yüzüstü yattığında elinin erişebileceği mesafede duran bir oyuncağına elini uzatıp tuttu ve kendine çekti. Bu yüzükoyun yatma egzersizlerini her gün yaptırıyorum. Kafasını ve ayakarını kaldırıp etrafa bakındığından ve düz dönmek için debelendiğinden biraz terliyor, ama sırt kasları için çok faydalıymış. Etrafına ilgisini çeksin diye oyuncaklarını yayıyorum ama elini hiç uzatmıyordu, düne kadar!

Bu aralar sürekli doğrulup oturmaya çalışıyor Deniz. Yattığı yerde yatmak istemiyor hiç. Ellerinden tutup birazcık yardım edersek hoop, doğruluveriyor. Oturduğu anda suratındaki mutluluk ve başarı ifadesini bir görmeniz gerek! Harika! Fakat henüz oturması sakıncalı, doktorumuz "bu ay da sırt kasları biraz gelişsin, birdahaki ay oturtmanızı isteyeceğim" dedi. Özellikle çıngıraklı çorapları tavsiye etti hatta, ayakları sallamak sırt kaslarını geliştirdiği için. Aldım taktım ayaklarına ama bizimki sesin ayaklarından geldiğini fark etmemiş gibi davranıyor!

Artık pusetin anakucağı bölümünde biraz sıkışmaya başladı Deniz. O yüzden daha büyük bebeklikten 2-3 yaşına kadar kullanılan oturağı kullanıma açtık. Tam dikleştirmeden, yarı yatar pozisyonda tutuyorum sırtını. Çok daha ferah ve rahat görünüyor deniz içinde. Hem de yanları daha açık olduğundan etrafı daha iyi görebiliyor. Tabii anakucağını hala araba koltuğu olarak kullanıyoruz mecburen. Ama yavaştan kızımıza uygun bir araba koltuğu bakmaya başlayacağım. Bu konudaki araştırma ve kararımı da ilerleyen günlerde (veya haftalarda) burada bulabileceksiniz.

Uykusunda yuvarlanarak yer değiştirmeye başladı tam bir hafta önce. Öğlen uykusuna yatağına yatırdım, 15 dakika sonra bir gittim ki kendi yatağından bizimkine geçmiş orada uyuyor! (Denizin yatağı bizimkine bitişik ve aynı seviyede, arada da bölücü birşey yok. Gece sık sık emzirirken çok büyük kolaylık) Tabii hemen araya yatağın o taraftaki parmaklığını da taktık. Artık sağda solda, koltuğun üzerinde, ana kucağında, alt değiştirme yerinde yalnız bırakacağım zaman çok dikkat etmek gerek!

Uyku düzenimiz daha da nefis hale geldi bu ay. Artık gece yatmadan önce bir kez besleniyor, sonra bazen 2 saat sonra bi kez uyanıyor gene emiyor (ben o saatte zaten daha yatmamış oluyorum, o yüzden sorun değil) sonra 8-10 saat kesintisiz uyuyoruz. Bu da demek oluyor ki 11-12'den sonra sabaha kadar uyandırmıyor minnoşum beni. Ona buradan teşekkürler ediyorum ve herkese böyle uykusever bebek diliyorum :) Tabii bu sefer göğüslerimde ciddi miktarda süt birikiyor, taş gibi olmuş ağrılı göğüslerle uyanıp pompalamak zorunda kaldığım da oluyor!
Gündüzleri ise, 2 saat uyanık kalıp 1 saat uyuma düzenimiz çok güzel oturmuştu. Bir süre saat gibi devam etti o şekilde, ama bu aralar bozuldu biraz. Sabah uyandıktan 2 saat sonra kesin 1 saat kestiriyor ama öğleden sonraları belli olmuyor pek.

Gündüz uykularına genellikle memede uyuyakalarak dalıyor. Ama bu aralar kafamı en çok kurcalayan konu, gece uykusuna yatırma şekli. Ne yazık ki kucakta odanın içinde ileri-geri volta atarak uyumaya alıştırdık. Şimdi başka şekilde uyumuyor, oturmak da yasak, illa odada yürünecek! Bir de ninni söylenirse süreç hızlanıyor. Güzel sıcak bir banyo yapıp, alt değiştirme masasında gelenekselleşen oyunlarımızı oynadıktan sonra, saat de 9 civarıysa çabucak dalıyor uykuya. Ama banyo yaptıramadaıysak mesela, veya bir derdi varsa belim kopana kadar uyutmaya çalışıp pes ederek nöbeti babaya devrettiğim de oluyor. Eh dile kolay, 7,5 kilo! Artık yatağında kendi kendine uyumayı öğrenmenin vakti geldi de geçiyor, biliyorum. Fakat gelin görün ki bir türlü cesaret edip insiyatifi ele alamıyorum! Bel ağrısından çok bıkıp karar verdiğim bir iki akşam denemeye kalktıysak da sesi kısılırcasına bas bas bağırarak ağlayınca kıyamıyoruz. Zaten bebeği yatakta bırakıp ağlasa da yanına gitmemek değil uygulayacağımız yöntem. Ağlayınca yataktan alıp sakinleştirmek, sakinleşince tekrar yatağına bırakıp odadan çıkmak, ve uykuya dalana kadar bu şekilde yanına gidip gelmek planımız. Bu camiada kabul görmüş, Amerikalı bir bebek psikoloğunun önerisi. Dünyada uyku eğitiminde iki ekolden biri bebeği yatağa koyup ağlayıp kendini de yırtsa yanına gitmemek, diğeri ise bu dediğim. Ağlatmak ve yanına gitmemek uyku konusunda daha çabuk sonuç verse de anne babaya güven duygusu yeni yeni oluşmakta iken darbe alıyor, bebek kendini terk edilmiş hissediyor diye diğerini kullanıyor pek çok kişi. En fazla 5-6 günde bebekler kendi kendilerine uykuya dalmayı öğreniyorlarmış bu şekilde. Fakat öncelikle anne babaların kendilerini disipline etmeleri gerek tabii, ki işin asıl zor kısmı bu! Şimdilik şu sitedeki konuyla ilgili yazıları okuyor ve kendimi eğitmeye, en doğru ve kolay yolu bulmaya çalışıyorum. Bu siteyi (www.babycenter.com) ingilizce bilen ve okumaya üşenmeyen bütün anne babalara şiddetle tavsiye ederim, çok faydalı bilgiler, sorulara hem uzmanlardan hem ailelerden cevaplar içeriyor.

Bu arada Deniz hala bizim odamızda yatıyor. Bu konuda çok çeşitli görüşler olsa da ben annesel içgüdülerimi kullanmayı tercih ettim bu konuda. Geceleri emmek için uyandığında ağlamayıp sadece kıpırdanarak ufak sesler çıkartıyor ve ben bunlara uyanıp kızımın karnını doyurup tam uyanmadan yatağına geri yatırıveriyorum. Ayrı odada olsa bağırarak ağlayana kadar sesini duyamayacağım, bu en büyük sebep yanımdan ayırmak istemememde. Ama artık geceleri uyanmamaya başladığına göre evimizin misafir-çelışma-depo odası olarak kullanılan "arka oda"yı Deniz'in odası haline getirme vakti! Planım duvarlarını güzel bir renge boyayıp bir de resim yapmak. Hazırlıkları tamamlayıp odayı kullanıma açana kadar 1-2 ay daha sabahları kızımın gülen yüzünü görerek uyanma lüksümün tadını çıkaracağım!