25 Ocak 2011 Salı

Unutmamak İçin

Yıllar geçip "Deniz kaç yaşında konuşmuştu" diye soranların yüzüne bön bön bakmamak için, şimdi hiç unutmazmışız gibi gelen ama çok yakında yeni gelişmelerin heyecanıyla aklımızdan silinip gideceği kesin olan ilk kelimelerden bahsetmek istiyorum.

Deniz'in ismini bilip gördüğünde adını söylediği şeyler:
At, çiçek, diz, ip, çiş, anne, baba, mama, düt(süt), yayu(yağmur), kayu(oyuncak kayu), nanu (Nuran), ptapta (balık), bapta (babça,yani Lehçe anneanne), dede, havhav, miyav, bızzz (arı), brrr (araba), çay, bal, aya (ayak), cısa (sıcak), mu (muz), çufçuf (tren), babaay, ban (babaanne), hala, bebe, bez, hoppa, bam(düşmek), hadi, ema (elma), dum (apartmandaki duman adlı kedi), abi, bom (balon), pop (top)

Söyleyebilşdikleri bu kadarken, anladıkları aldı yürüdü. Artık komplike cümleleri bile anlayıp yapması gerekeni yapıyor, veya itiraz ediyor. Arık yanında konuştuklarımıza dikkat etmemiz gereken bir döneme girdik resmen :)

Uyku durumunda da bir değişiklik oldu son zamanlarda. Takip edenler bilir, bizim Deniz'le en büyük problemimizdir uyutma şekli. Kısa süre öncesine kadar kucakta gezdirerek uyutuluyordu ve tabii ki bel ağrısı ve sinir bozukluğu had safhadaydı bende. Şimdi yılbaşında Manisa'ya halasının evine gittiğimizde planlamadığım halde aniden başladığım bir yönteme döndük. Yatağa (benim yatağıma) yan yana yatıyoruz (tabii önce banyo-pijama- kitap-biberonda süt rutinimiz var) ben ona şarkı türkü ninni söylüyorum ve uyuyor. Sonra onu alıp yatağına koyuyorum. İlk 2 hafta hem gece hem gündüz bir 10 dakika kadar ağlama, kalkmak isteme, evde kim varsa ona seslenme şeklinde itirazları oluyordu, sonra be ısrar edince birden uyuyordu. Şimdi 2-3 gündür maşşşşşşşşşşşallah diyeyim, son derece uyumlu. Rutinlerden sonra hemen yatıyor, saate bakıyorum uyuması 7 dakika, 12 dakika falan sürüyor. Rüya gibi! desem deeeee aslında bunun da yan etkisi yok değil. Bu sefer bana sarılarak, benim kokumla uyumaya alıştığı için sabaha karşı 2-3 veya 4 civarı uyandığında beni istiyor, ve kucağımda anında uyusa da yatağa koyunca uyanıyor. Bu sefer gecenin sonunda bizim aramıza alıyorum ki hepimiz uyumaya devam edebilelim. Şimdilik bizim için hiçbir mahsuru yok, hatta sabah onun mis kokusuyla uyanmak hem benim hem babasının bayıldığı bir şey. Ama kesin daha sonra başımıza dert olacak bu iş. Şimdi olmazsa, biraz büyüyüp biz onu anneanne-babaannesine bir iki gece bırakmak istediğimizde... Bu yüzden şimdiki durumdan memnun olsam da gene tek ve en doğru çözüm olan yatağına uyanıkken koyup kendi kendine uyumasını öğretme hedefimden vaz geçmedim :=)

18 AYI DEVİRDİK...tuhaf bir duygu

Bilen bilir, bebelerin hayatında önemli mihenk taşlarından biri bu 18 ay. Biri 3 ay, biri 6 ay, 12 ay, 18 ay ve 24 ay böyle dönemler. Bizim kız da artık resmen 1.5 yaşında bir "abla" oldu :) Bebeklikten iyice çıktı, etrafta koşturup duran, kendi tercihleri ve karakteri olan bir çocuğa dönüştü. Bana sorarsanız, tatlılaştıkça tatlılaşıyor, içimdeki sevgi arttıkça artıyor, aramızdaki bağ git gide hafifleyeceğine sanki güçleniyor. O karakter kendini gösterdikçe, derdini kelimelerle de anlatabilmeye başladıkça diğer çocuklardan farklılaşıyor, kendine has bir çocuk oluyor. "Benim çocuğum" Anlatması zor bir duygu. Kendime bile itiraf etmekten utandığım bir duyguyu hatırlıyorum Deniz'in yeni doğduğu günlere ait. O zamanlar bazen Deniz'e bakıp hayretle fark ederdim ki bir şey olsa da bu bebek ölse, öyle deliler gibi üzülüp "evlat acısı" ile kahrolmayacağım. Sanki Allah Korusun tabii ki ama öyle birşey olsaydı hemen bir tane daha yapardım ne olacak ki gibi bir duygu içindeydim. Tabii hemen peşinden gelen bir suçluluk dalgasıyla bu saçma düşünceleri atardım kafamdan. Ama şimdi artık (şimdi dediysem uzun zamandır bu böyle) böyle bir düşünce bile beni dehşete düşürmeye yetiyor. Bırakın ölümü kalımı, hastalığı veya bir sebepten uzun süre ayrı kalmak zorunda kalma ihtimali bile... Neyse, bırakayım bu kötü düşünceleri saçma lafları. Ama ne demek istediğimi anlatabildim değil mi? Artık o herhangi bir bebek olmaktan çok uzak.. Yeri doldurulamaz, başka kimselere benzemeyen, biricik kızım...

PS Sonradan bu yazıda anlattıklarıma dönünce geçen aylarda daha karnımda 8 haftalıkken kaybettiğim bebeğime ne kadar üzüldüğüm geldi aklıma. Teoride ortada daha bebek bile yokken...