19 Şubat 2010 Cuma

7 aylık Deniz ve maceraları





Bu günlerde Deniz'in bizi eğlendiren, şaşırtan bazen güldüren yeni davranışlarından birkaçını yazmak istiyorum. Yazayım ki unutmayayım, zamanla unutulmaz sanılan en güzel anılar bile solup gidiyor insanın hafızasında...

Dün nezle nedeniyle biraz mızmız olduğu için öğlen mamasını blenderdan geçirirken kızımı kucağımda tuttum. Bir elimle onu tutup bir elimle balkabağı, havuç, maydanoz, patates, kırmızı et, zencefil kökü, pirinç, bulgur, buğday, mercimekten oluşan mamayı eziyordum. Blender acayip sesler çıkardıkça dehşet dolu gözlerle baktı, baktı, baktı, birkaç kez "hııı, hııı, hıııı" sesinden sonra ağlamaya başladı! Blenderdan korkan ilk bebek olma ünvanını aldı mı acaba? Daha sonra ütüye de benzer endişeli bakışlarla baktı ama uzakta oturduğundan mıdır nedir, işi ağlamaya kadar götürmedi. Gene de gözünü ütüden ayırmadı, ne olur ne olmaz :)

Gene dün, ilk kez büyük boy bir köpekle çok yakın temasta bulundu. Şehnaz Teyzesinin evine gittik, babaanneyi oradan almaya. Evin Golden Retriever cins kocaman kuçusu Lokum yanımıza gelip Denizin eline ıslak burnunu değdirince bizimki bir korktu, elini bir geri çekişi vardı ki!!! Sonra Lokum önümüzde yere yatınca Deniz ona gitmek için beni çekiştirmeye başladı. Yanına yaklaştırdım, ama Lokum bize bakmak için birden kafasını kaldırınca Deniz gene geriye sıçredı korkudan. Gene de ağlamaya neden olan bir korku değildi bu, daha çok şok olma ve bunun ne olduğunu anlayamama, merakla karışık bir şey. Zaten çok temkinli Deniz yeni objelere karşı. Hemen elini uzatıp tutmuyor hiçbirşeyi. Önce karşıdan bir bakıyor, sonra elini yavaşça uzatıp parmak ucuyla bir dokunuyor. Aynı suya patisini uzatan bir yavru kedi gibi! Bir zarar görmeyeceğine ikna olursa elliyor :)

Babasıyla telefonda konuşuyorduk. Hoparlörü açtım, babası Deniz'e seslendi. Telefona dikkatle baktı, sonra kapıya baktı, bir daha telefona ve bir daha kapıya baktı, sonra da ağlamaya başladı. Babası gelecek sandı gelmedi diye mi, geldi zannetti de neden yanımıza gelmiyor diye mi, yoksa sadece "ne oluyo bee, sesi burda kendi yok bu ne biçim iş" diye mi bilemiyorum artık! Ama bu artık kapıların insanların gelip gittiği yerler olduğunu çok iyi biliyor ve birini bekliyorsa gözü hep kapıda oluyor (tabii bu beklediği genelde ben oluyorum ve bunu baba veya babaanneden duyuyorum ehem ehhemm:)

İki eline birer obje alırsa bunları çok önemli bir iş yapıyormuş gibi bir yüz ifadesiyle birbirine vuruyor.
Yatarken iki elinden tutarsa k hemennn ayağa dikilip odadaki üçüncü kişiye "bak nasıl da kalktım" der gibi bakıyor. Otururken de (desteksiz çok rahat oturuyor) bişeylere tutunup ayaklanmaya çalışıyor ama henüz kalkmaya uzak. Genelde yere kapaklanıp ağlıyor. Yüzüsütü yatarken popoyu biraz kaldırmaya çalışıyor ama emeklemekten de uzak henüz. En iyi hareket yöntemi olarak yuvarlanmayı keşfedebildi ancak. Yatakta yataken babası yatağın ucundan onu çağırınca birkaç yuvarlanmayla yanına gidiveriyor. Tabii bıu durumda yatakta falan bir an bile bırakılmama dönemi geldi. Yastıkla falan bariyer yapılmazsa bir anda kendini yerde bulabilir valla! En garantisi yere bişeyler serip yerde bırakmak.

Çok mutlu, keyiflli olunca oturduğu yerde bana bakıp kafayı yukarı aşağı sallıyor, dans eder gibi.. Ya da daha çok kafa sallayan metalciler gibi :) Acaba ilk dans çalışmaları mı diyorum, çünkü sanki müzk olunca yapıyor daha çok...

Dada, baba, dede, abba, adda, tata gibi hecelerden oluşan bir kelime (!) dağarcığı var ve hiiiç susmuyoooooorrrrr! :)

Tabii ki herşeyi ağzına götürme, ağzına götüremediği büyük şeylere ağzını yanaştırıp tadına bakma, istediği şeye göre değişik ağlama ve mızıldanmalar, kime-nereye gitmek istiyorsa ona göre hareketler vs devam ediyor. 7 aylık oldu hala çıkan bir diş yok. Kilosu 9,175 boyu ise 74 cm olarak seyrediyor. Geceleri ne güzel uyuyordu bir iki ay önce, şimdi 2-3 saatte bir uyanıyor kerata! Hala kendi odasına geçirmedim, ve anne sütü emmeye devam ediyor.

Bahar Geliyoor!

Bugün bir bahar havası var, hem dışarıda hem benim içimde. Bu sabah ilk kez kızımla kahvaltımızı balkonda ederek sezonu açtık. Soğukta ancak 10-15 dakikalık ziyaretler yapıyorduk balkonumuza, ki baharda ve yazın hayatımız orada geçer normalde. Şimdi bahar geliyor ve Deniz'cik için balkonda keşfedilecek bir sürü yeni obje var. Tabii onu korumam gereken bir sürü tehlike de! Bu bahar ve yaz, benim için diğer bütün baharlardan ve yazlardan daha güzel olacak. Çünkü balkon keyfimi kızımla paylaşacağım. Çiçeğimle balkona çiçekler ekeceğiz, güneşte neşeyle ötüşen kuşlarımızı seyredeceğiz, yemeklerimizi bereber balkon masasında yiyeceğiz, kafamızda birer geniş kenarlı hasır şapkayla yazı erkenden evimizde yaşamaya başlayacağız!

Ben baharda bambaşka bir insan oluyorum. İyimserliğime iyimserlik, enerjime enerji ekleniyor. İşler güçler problemler vız geliyor, bir anda her şey iyi ve güzel geliyor. Evim düzenli mis gibi, çiçek gibi olsun, balkonumda çiçekler ve her tür kendini şımartma imkanı olsun, güzel, hafif yemekler, sebzeler salatalar soframızı süslesin, sporumuz yürüyüşümüz eksik olmasın, zayıflayalım incecik olalım, kış tembelliğinden kurtulalım istiyorum bu havalarda, ve hepsine de yetiyor kışın yetmeyen enerjim. Ama bu sene baharın gelişi beni ayrıca heyecanlandırıyor. Çünkü biliyorum ki güneşin ısınması, günlerin uzaması demek benim minnoş kızımın, çiçeklerin en mis kokulusunun büyümesi, başka bir dönemin başlaması demek. Bu yaz Deniz bir yaşına girecek ve yavaş yavaş yürüyen, kelime kelime konuşmaya çalışan bir bebek olmaya başlayacak. Bebeklikten çocukluğa geçiş demek bu. Kızımla el ele üzerimizde birer askılı çiçekli keten elbise,yanımızda yanık tenli yakışıklı babamızla deniz kenarında yürüyüş yapmak demek bu sene yaz! Yaşasın! :)