22 Haziran 2014 Pazar

Kötü şaka

Bir hamilelik, bir sevinç. 7. Haftada -Aaaaa, kalp atışı yok, neyse canım olur böyle şeyler, üzülmeyin bir daha yaparsınız, olur. Bir hamilelik daha, bir sevinç daha. 8. Haftada -Aaaaa, kalp atışı yok, neyse canım olur böyle şeyler, üzülmeyin bir daha yaparsınız, olur. Bir hamilelik daha, çok temkinli bir sevinç. 35. hafta, tamam artık, bu sefer oldu, Allah'ın hakkı 3 zaten, bitti işte mutlu son geldi, hastane çantası, bebek odası derken -Aaaaa, kalp atışı yok, neyse canım olur böyle şeyler, bu sefer de kordon kazası, üzülmeyin bir daha yaparsınız. Bir dahakine vallahi olur. Dalga mı geçiyorsunuz benimle? Bu nasıl bir aymazlık, bu nasıl safça bir iyimserlik! Her seferinde gördük "bir dahaki sefer"i. Lütfen kimse bana bir daha hamile kalmaktan bahsetmesin!

Rapor Sonuçları

Rapor sonuçları çıkmış. Hiçbir şey bulunamamış. Ne bebekte, ne de bende. Hiçbir geçerli sebep yok. Sadece bir kaza. Hayata karşı kalbim kırık. Hayata karşı kalbim ÇOK kırık.

6 Haziran 2014 Cuma

Haziran

Yağmur durmuyor. Etraf kapkaranlık. Haziran için ne beklenmedik bir hava! Ne beklenmedik bir haziran! Oysa iple çektiğimiz aydı. Başında veya ortasında kucağımıza alacaktık Ege'yi. Şimdi Haziran geldi, ama Ege yok. Yaz başında güneş tatlı tatlı ısıtırken pusete koyup gezdirecektik onu. Parkta ablası fıskiyede ıslanırken o da ana kucağında uyuyacaktı. Haziran geldi, Ege yok. Güneş de yok. Yağmur var, gözyaşı var. Ben de doğursam ileride bir gün, evlat da edinsem fark etmez, o bebek Ege Bebek olmayacak. 2013 yaz fotoğraflarına baktım. Mutlu, güzel günler. Deniz Sakız Adası'nda, elinde mum, gittiği her kilisede mum yakıp erkek kardeş diliyor. Hayat gene öyle mutlu ve umut dolu olacak mı? Başka albümlere yeni doğmuş oğlumuzla çekilmiş 4 kişilik aile fotoğraflarımızı dizebilecek miyiz? Bu günleri çok geride kalmış ve atlatılmış günler olarak hüzünlü bir gülümsemeyle hatırlayıp geçebilecek miyiz? Bebek oğullarıyla beraber bizi ziyarete gelenler oldukça görüyorum ki ben bu bebeği fazlasıyla istiyorum. Öyle veya böyle, (en az) iki çocuklu olmaktan vazgeçmeyeceğim. Kızımı büyüyüce aile toplantılarında kardeşiyle anılarını (defalarca) gülerek anlatıp durmaktan, kötü gününde kardeşinin (veya kardeşlerinin) desteğini hissetmekten, hala veya teyze olup yeğenlerini sevmekten alıkoymayacağım. Bu haziran olmadı. Başka bir ayda öyle veya böyle olduracağım.

1 Haziran 2014 Pazar

Acıyı Paylaşmak

Bugünlerde neden insanın böyle zamanlarda bir terapiste ihtiyaç duyduğunu çok iyi anlıyorum. Çünkü çevrenizdeki insanlar, aileniz, arkadaşlarınız, çok da yakın olmayan arkadaşlarınız; sürekli yanınızda olanlar veya kısa-uzun ziyaretlerde bulunanlar, bir geçmiş olsun deyip hiçbirşey olmamış gibi başka başka konulardan konuşuyorlar. Bakalım ben başka şeylerden konuşmak istiyor muyum? Hiçbir şey yokmuş gibi yapmak bana iyi mi geliyor yoksa tersi mi? İnsan en yakınıyla bile konuşup acısını paylaşamıyor. En iyi ihtimalle onu üzmemek için. Ege bebek ve acı kaybımız git gide konuşulmayan bir tabuya dönüşüyor. Özlem gizli gizli ağlıyor, herkes onu "iyi" sanıyor. Doya doya konuşup acıyı paylaşmak ancak bir terapistle mümkün.

Sahipsiz Kapı Süsü

Bir telefon çaldı. Biliyordum kimin aradığını, tahmin ediyordum. Açtım. Duyguları boşaltılmış halimle 2 kelime konuştum. "Tamam, teşekkürler" Telefonu kapatınca bir iki dakika oturmaya ve bakmaya devam ettim. Emin sordu: "Kimdi?" "Hiç, bebek odası için sipariş ettiğim süs hazırmış." Cümle bitince yıkıldı baraj. Önce bir iki damla su, minik bir çatlaktan yolunu buldu. Sonra daha büyük bir çatırtı. Duvarlar yıkıldı, dev kapılar açıldı. Duygular hıçkırık ve gözyaşı seli olarak geri döndüler. Duşun sağladığı mahrem ortamda, kimsenin görmesini istemediğim kadar çok ağladım. Çok şükür...