5 Temmuz 2009 Pazar

Neden Blog Yazıyorum?

GÜNLÜK YAZMAK

Kitubi'nin çağrısı ve Özgür Anne'nin yazısı üzerine ben de kolları sıvayayım dedim.

Aslında gerçekten de blog yazmayan insanların, hele hele hiç birşey yazmayan insanların anlamakta zorluk çekebilecekleri birşey blog yazarlığı. Mesela benim annem, blog yazmaya başladığımı söyleyip nasıl birşey olduğunu anlattığımda olaya oldukça süpheli yaklaşmış ve "aman kızım, bu kadar özelini neden internette yazıyorsun? Kimler okuyacak bunu, herkese açık mı olacak yani?" diye tedirgin olmuştu.

Ama ben yazmaktan keyif alan biriyim. Belki pek çok kişi gibi ergenliğin biraz zor geçen isyankar günlerindeki tek dert ortağım günlüğümdü. Sonradan daha hareketli ve eğlenceli olan üniversite yılları başlayınca bu güzel alışkanlığa vakit ayıramaz oldum. İnceden bir keyifle "iyi kızlar günlük tutar, kötü kızların buna vakti yoktur" sözünü bana hatırlatan, hareketli yıllardı doğrusu bunlar... Fakat ne olursa olsun tatillerde yaptığım seyahatlerde günlükleri tutmaya özen gösterdim. (Çoğunda tatilin son günleri eksik olsa da! )
Asıl zevki bu yazdığım yarım yamalak günlükleri uzun zaman sonra geri dönüp okuduğum zaman yaşadığımı söylemeliyim. İnsanın hafızası kendisine bir sürü oyunlar oynuyor, o en güzel ve anlamlı anılar bile yıllar geçtikçe unutuluyor. Yazılanlar ise, bir çekmecede okunup hatırlanmayı bekliyor ve asla yok olmuyorlar.

İşte sanal değil normal hayatta yazmaya motive eden şey bu düşünceydi. Kapağı kilitli, güzel renkli özel defterlere ihtiyaç duymayıp, nerede boş zaman bulursam, yanımda ne kalem-kağıt varsa onunla yazmaya başlamam, iş hayatı sırasında bir yurtdışı seyahati için havaalanında beklerken oldu. Ondan sonra da kimi zaman daha sık, kimi zaman seyrek de yazsam hiç durmadım. Yazdıklarımın kamuya ilk açılması ise geçen yaz sonunda yaptığımız ilk yelkenli seyahatimizi anlattığım yazının Yelken Dünyası dergisinde yayınlanması oldu. Bir ara o yazıyı da buradaki "gezme tozma" etiketi altına koymayı düşünüyorum.

BLOGA GEÇİŞ

Bilgisayar başı çalışmama ve internetle oldukça içli dışlı olmama rağmen henüz blog dünyasından habersizdim. Hatta gazetenin haftasonu ekinde bloglarla ilgili bir haber okuduğumu ve konuyu pek de anlayamadığımı bile hatırlıyorum.

Derken hayatımın bir daha eskisi gibi olmayacağını gösteren o çok heyecanlı süreç başladı; hamile kaldım. Kendimi hep hayal ettiğim bir rüyanın içinde bulmuş gibi oldum, ama aynı zamanda hem hamilelik hem de bebeklerle ilgili bilgisizliğimden dehşete düştüm. Kendimi bu konudaki internet sitelerinin denizinde kaybetmiştim ki yolum ilk kez bir blogla kesişti: babaolmak.com Büyük bir zevkle takip etmeye başladım ve oradaki linklerle başka bloglara, onlardan da gene linklerle daha da başkalarına sıçramaya başladım. Okuduklarım, öğrendiklerim bana çok büyük zevk verip çok güzel bir tatmin duygusu uyandırdı. Başta aç bir kurt gibi kendimi kaybetmiş birinden öbürüne atlarken, yavaş yavaş ne aradığımı ve nasıl bir blogu okumaktan daha çok faydalandığımı gördüm, elemeler yaptım. Bu sırada kendi hamileliğimi eski usul, kalem kağıtla yazıyordum hala, ama "ben de blog yazabilir miyim ki acaba" fikri yavaş yavaş gönlüme düşmeye başladı.

Hamileliğimin 24. haftasında doktorumun Servikal Yetmezlik (Rahim yetmezliği) tanısı koyması ve kendi küçük, sonucu büyük bir operasyon geçirmemle hamileliğimin gidişatı 180 derece değişiverdi. Hiç hesapta yokken çıkan bu tatsız sürpriz üzerine de bloglarda çok araştırma yaptım, fakat maalesef hiçbir şey bulamadım. Bulduğum 1-2 bilimsel yazı beni doyurmadı, çünkü ben doktorumdan da dinlediğim bilimsel gerçekleri değil, bu mereti bire bir yaşamış, benim hissettiğim korkuyu hissetmiş, operasyona girip çıkmış, bebeğini rahminde dikişle son haftalarına getirmiş birinin tecrübelerine ihyitaç duyuyordum. Herkesin blogunda ağır veya hafif, ama sağlıklı geçen hamileliklerini okurken, benim yaşadıklarımı yaşamış ve beni anlayacak birini bulamamanın sıkıntısını yaşadım. Operasyon sonrası evde oturmam gerekip çoğu blog yazarı annenin aksine boool bool boş zamanım da olunca, bilgisayarın başına geçtim. Günlüğümün hamilelikle ilgili kısmını bloga aktararak bir nevi antreman yaptıktan sonra güncel yazılara geçtim.

VE MOTİVASYON!
Motivasyonum ise tam da bugün, bu yazıyı yazmaya başlamadan önce bana "iyi ki yazmaya başlamışım" dedirten bir yorum. Aslında baştan beri aldığım bütün yorumlar beni çok mutlu ediyor ve motivasyonumu arttırıyor. Fakat bugün gelen yorumda, benim gibi 24. haftasında servikal yetmezlikten dolayı operasyon geçirmiş bir hamile okuyucu benim blogumda teselli arıyor, bana sormak istediği soruları olduğunu söylüyor, endişelerini sanal ortamda da olsa benimle paylaşmaya çalışıyordu.

Fazla söze ne gerek var. Kendi zevk aldığım bir nevi hobim olan günlük yazma işinin burada hem kızıma kalacak güzel bir hatıraya, hem de başkalarıyla güzel bir paylaşıma ve belki de birilerine faydası dokunacak bir kaynağa dönüşmesini umuyorum.

6 yorum:

  1. Özlem,

    Yaşadığın sıkıntı çok üzücü, ama bir bakıma bütün yazdıklarını geçirebilmen için bir fırsat olmuş.

    Ben de gebelik şekeri ile ilgili aynı şeyleri hissetmiştim. Hala da en çok okunan yazılarım arasında yer alır. Bir sürü, internette aranıp da bulunamayan konu bende bekliyor, doğumumda oluşup hala tam olarak geçmeyen kuyruk sokumu ağrısı gibi. Bazen düşünüyorum, birileri arıyordur bulamıyordur, keşke vakit bulsam da yazsam diye. Ama güncel şeylere öncelik vermek zorunda kalıyorum. Bu diziden sonra ilk bunu yazayım bari.

    Bu biraz saçma ama bazen de tecrübe etmediğim şeyler soruyor bazı anneler, o zaman da benim başıma gelmedi diye iyi hissedeceğime, hay allah, bilmyiorum, yardımcı olamadım diye üzülüyorum :)

    YanıtlaSil
  2. Merhaba,
    Sizin diğer bloglarla yolunuz nasıl kesiştiyse, ben de bu sayfayı o şekilde buldum. İnternette çılgınca dolaşıp, bulabildiğim her yazıyı okurken...
    Ben sizin geçirdiğiniz sürecin çok, çook uzağındayım. Sadece bir karar dönemi yaşarken içimden geçenleri paylaşmak, başkalarının deneyim ve önerilerinden yararlanmak için blog yazmaya başladım.
    Sizin ziyaretçilerinizden yorum yazıp iz bırakmalarınızı istediğinizi gördüm ve işte buradayım. Tanıştığımıza sevindim!
    Banu

    YanıtlaSil
  3. Selam! Internette benden başka hangi annelerin blogları var diye gezinirken blogunuzla karşılaştım. Şimdi okumaya başlayacağım daha detaylı olarak. Zamanınız olursa siz de benimkine bakıp yorum yaparsınız diye linkini gönderiyorum:
    http://www.fitanne.com
    sevgiler,
    Şeniz

    YanıtlaSil
  4. Blogumuza bekleriz;

    El Yapımı Ahşap Oyuncak Mu

    oyuncakmu.blogspot.com

    Bedia & Emre

    YanıtlaSil
  5. su an hastanedeyim.. dun serklaj oldum.. cok benzer bi haftada 22+6. gunumde.. bugun 23 haftaligiz tam 24e basladik.. benim 40 haftam 12 temmuzda doluyor.. seninki 15 temmuz.. ayni surec.. gunlerdir uzuntuden aglayan ben bu sefer yazilarini okuyunca umutla karisik duygusallikla yaziyorum! ve inancim cok daha arttti ben de senin gibi sabredip guzellikle buyutecegim bebegimi ve zamaninda dogmasini saglayacagim! iyi ki yazmissin.. iyi ki googlede kotu seyler arasinda yazilarina rastlamisim!

    YanıtlaSil
  6. İşte böyle mesajlar almak beni nasıl mutlu ediyor anlatamam! Sırf bunun için uzun zamandır ara verdiğim yazılarıma dönüş yapacağım galiba.. Anlatacak ve paylaşacak çok şey birikti...

    YanıtlaSil