18 Ağustos 2009 Salı

İlk Banyo Ve Sonrakiler...

Eve geldiğimizin 2. günü artık kızımızı yıkamaya (psikolojik olarak) hazırdık.

Bebekleri her gün yıkamak onları rahatlatıp iyi uyumalarını sağlıyor, böylece dolaylı olarak büyümelerini de hızlandırıyor. Hele hele yaz bebeklerini banyo sonrası üşütme derdi de yok, yeterki ufaklık cereyanda kalmasın.

Biz de doğum öncesi bebek bakımı kursunda bebek yıkamayı öğrenmiş olan süper bilinçli (!) ebeveynler olarak eve gelişin ilk şokunu atlattıktan sonra kolları bu işe sıvadık. Küveti uygun ısıda suyla doldurma işini baba üstlendi. Bu törensel ilk banyo çok seyircili (annaanne, babaanne, hala, kuzen) olacağından yatak odasındaki genişçe alanı seçtik. Ayaklı küveti oraya koyunca su doldurmak için banyo-yatak odası arası bayaaa bir mekik dokudu baba (niye doldurup getirmediniz demeyin, denedik de çok ağır oldu). Suya girip girip çıkan birkaç dirsekten sonra son ince ayarlar da yapıldı ve Deniz benim ellerimde suyla buluştu. Ama ne buluşma! Her kafadan bir ses çıkıyor olduğundan kızım benim onu sakinleştirme amaçlı güzel güzel konuşmamı duyamadı, etraftaki stresi de hissettiğinden midir nedir bas bas bağırarak ağlamaya başladı. Normalde yavaş yavaş ayaklarından başlayarak girdiği ılık suda, benim gözlerinin içine bakarak sakin sakin konuşmam ve sadece başını suyun dışında tutup vücudunu suda serbest bıraktığım "yüzdürme" yöntemiyle kendini anne karnında gibi hissetmesi ve ağlıyorsa bile sakinleşmesi gerekiyordu. Belki ilk suya girişi olduğundan, belki de bir ara küvette 6-7 tane müdahaleci el olduğundan kızım bu ilk banyodan pek keyif alamadı. Başından aşağı durulama suyu döktüğümde bir ara ağlamayı kesti, o zaman da anneannesi boğuluyor zannedip "Eyvah ağlamıyor! Ağlamıyor!" diye feryat etmeye başladı. Sonuçta en sakin olan bendim. Ama kızım da havluya sarılıp kurulanmaya başlayınca banyo sonrası rehavetine kapıldı ve herkes rahat bir nefes aldı. Elimizde tertemiz mis kokan ve sakin bir bebek, heyecanlı birer aneanne ve babaanne ve beli ağrıyan bir anne vardı. Deniz'i kurulayıp giydirdiken sonra ise sanki bir yetişkin yıkanacakmışcasına bir küvetin ve durulanma suyu adı altında bir kovanın ağzına kadar dolu olduğunu fark edip hep beraber kahkahalarla güldük. Suyu dolduran baba gülmemize biraz bozulsa da aslında bu gülüş büyük oranda, stresin bitmesiyle boşalan sinirlerin sonucuydu.

Sonuçta Deniz banyo sonrası beklendiği gibi çok uzun (2 saat) deliksiz uyudu. Yalnız ertesi sabah ben saçlarında bir gariplik fark ettim. Bir kirli, yağlı görüntü. Biraz önceki güne dönüp düşününce fark ettim ki kızcağızımın cildi kurumasın diye durulama suyuna bebek yağı katmış, sonra da bu yağlı suyla hızımı alamayıp kafasını da durulamıştım! İlk sefer için fena değil :)

Ertesi gün ve sonraki günlerde herkes bu işi bebeği suya düşürmeden, gözüne su kaçırmadan, hatta boğmadan cesaretle başardığımı görmüş ve bana güvenmişti. Dolayısıyla ortamda panik havası yoktu ve kızım da benim gözlerimin içine bakarak, adeta "bak ağladım ağlayacağım ama sana güveniyorum ha anne" diyerek sakin sakin yıkandı. Babanın cesaretini toplayıp bu işe kolları sıvaması da birkaç gün sürdü. O gün bu gündür Deniz bebek kah annesi kah babası tarafından her gün mutlaka yıkanıyor (hatta günde 2 kez yaptığımız bile oldu) ve her seferinde biraz da meme emip huzurlu, rahat, derin, uzun bir uykuya dalıyor. Yeter ki onu açken veya uykusu varken veya herhangi başka bir derdi varken suya sokmaya kalkışmayalım. Herkese de aynısını öneririm. Bebelerinizi yıkayın, elinizi korkak alıştırmayın! :)

Bu arada önemli noktalar:
-Banyo için göbek bağının düşmesini beklemek gereksiz. Biz beklemedik. Tam 7. günde göbek bağı gene bir banyo sırasında düşüverdi. Sadece düştükten sonraki 3 gün orası taze yara şeklinde olduğu için yıkanmalara ara verdik.
-Isı konusunda vücut sıcaklığında su iyidir dense de bizim kız biraz daha sıcak suda daha mutlu oluyor sanki.
- İçinde hiçbirşey olmayan bir küvet alıp ağ vs. kullanmadan bebeğin suyun içinde serbestçe ellerini ayaklarını hareket ettirebilmesi çok faydalı. Sadece iki yanından kafasını tutuyoruz, o kadar mutlu ki! Tavsiye edilir.

7 yorum:

  1. ben bekledim göbeği düşsün diye cesaret edip yıkayamadım. 9. gün düştü zaten 9 günde hergün güzelce sildim oğluşu bebeğini tebrik ederim ayrıca güzel günlerde büyütelim..:)

    YanıtlaSil
  2. kocaman bi alkis benden size..
    bu arada oyle sessiz sessiz okumak olmaz deyip yazayim istedim..
    sevgiler

    YanıtlaSil
  3. Biraz önce rastladim blogunuza. Bizim ilk banyomuz aklima geldi:) Allah anali babali büyütsün Deniz'i:) Sevgiler

    YanıtlaSil
  4. :) herkese çok teşekkürler, bu aralar hem bebek bakıp hem blogu güncellemekte zorlansam da sizlerin yorumları okuyan birilerinin olduğunu gösteriyor ve bana yeni yazılar için şevk veriyor..
    Herkese sevgiler..

    YanıtlaSil
  5. Ne güzel zevkle okuyorum yaşadığınız heyecanları .Umarım ben de 5-6 hafta sonra aynı duyguları yaşıyor olucam.33 haftalık olduk biz de 37. haftada dikişlerim alınacak Ama tabiki bu işlemi gerçekleştirmiş biri olarak nasıl bir işlem yapılıyor:( canınız acıdı mı? çünkü bu sefer anestezi olmayacağını söyledi doktorum.Bu yoğunluğunuzda sizden cevap alırsam minnettar kalıcam.Şimdiden teşekkürler

    YanıtlaSil
  6. Çok teşekkürler.. Benimle aynı şeyleri yaşayanlardan habe almak benim de hoşuma gidiyor. Faydam oluyorsa ne mutlu bana!

    Merak etmeyin, dikiş alınmasını hiç hissetmiyorsunuz bile. Normal bir jinekolojik muayene gibi geçiyor. Doktor bişiler yapıyor, 2 dakka sürüyor zaten. Hop, rahmi tutan misinayı size gösteriveriyor. Hiç acı yok, endişelenmeyin. Bütttüüüünnn anne olma serüveninin en kolay kısmı diyebilirim :)

    Benim sancılarım hemen dikişlerin alındığı gün 2-3 saat soonra başlamıştı.. Ertesi gün de bebeğimi kucağıma almıştım.

    Darısı başınıza!

    YanıtlaSil
  7. Teşekkür ederim içime su serptiniz canı kıymetli bi insan değilimdir aslında ama yaşanan onca şey herşeyi sorgulatıyor insana..Sevgiler size ve yavrunuza

    YanıtlaSil