7 Haziran 2009 Pazar

Komşuluk ne güzel!


Aslında blogumun yorumlarına, maillerime falan bir göz atıp bilgisayarı kapatmak niyetindeydim. Hafta sonlarını sanal alem yerine kocamla geçirmeyi tercih ettiğimden, internetteki okuma-yazmalarımı daha çok hafta içi onun yokluğuna saklamaya çalışıyorum.
Ama çalan kapınının ardındaki kişi beni duygulandırdı, mutlu etti ve bekleyen akşam yemeği hazırlıklarına rağmen hemen sıcak sıcak paylaşmak için bu yazının başına oturdum.

Yarım saat önce, evimizin sokak tarafına bakan küçük balkonundaki birkaç çiçeği suluyordum. Sokağın karşısındaki bahçeli evde oturan komşumuz bahçesinde asmaların altında mangal yakıyordu. Göz göze gelince el sallayıp selamlaştık, o da bana "buyrun gelin" dedi, tabii usulen. Teşekkür edip afiyet olsun dedim, içeri girdim. Daha önce biz balkona ekmek için kasa kasa çiçek yüklenmiş gelirken tanışmıştık çok bahçe meraklısı olan komşumuzla. O gün bu gündür geçerken iki sohbet eder, genelde çiçek ve bahçe konusunda laflarız.

O arada zemin kattaki hem komşumuz hem dostlarımız Engin ve Gökçe ile balkondan balkona (balkondan terasa desek daha doğru olur, zira biz 2. katta balkonda, onlar zeminde büyükçe bir terastalar) konuşup yemek planı yapıyorken çamaşır toplamaya çıkan bir alt komşumuza kendisini bulamadıkları için kargonun bize getirdiği bir paketlerinin olduğunu haber verdim. Yukarı gelip paketini aldı, böylece hafif kırık Türkçeli Azeri komşumuzla da ilk kez kısa da olsa muhabbet etme fırsatımız oldu.

Böyle onunla bununla sohbet ederken ve "komşuluk ne güzel şey canımmm" diye kendi kendime düşünürken kapı çaldı. Diyafondan "kim o" ma karşılık bir erkek sesinden "pardon, burada bir hamile bayan oturuyordu, o kaçıncı katta acaba" diye bir karşılık aldım. Dedim "tam isabet, 2. kattayım" Gelen, yakışıklı bir gençti. Karşıdaki bahçesinde mangal yakmış olan komşumuz bir tabak mangalda pişmiş tavuk ve mezeler göndermiş bana meğerse!

E ben daha ne diyeyim, "ev alma komşu al", "komşu komşunun külüne muhtaçtır" falan diyeyim. Haa ha hayyttt, yaşasın iyi komşuluk ilişkileri ve tabii yaşasın hamilelik !! O gökdelen gibi, balkonsuz, komşuluk ilişkisiz, mahallesiz dev sitelerin en lüksüne değişmem valla sokağında çocukların koşup oynadığı, büyük balkonunda domates bile yetiştirdiğimiz, mahalle kültürünün içindeki küçük evimi!

Neyse, kısa kesip gitmem lazım çünkü zemin kat komşularımız Engin'lerle onların terasında yiyeceğimiz yemeğin hazırlığına yardım etmem lazım... Bir de salata malzemelerini sepetle aşağı sarkıtayım ki onlar da salatayı hazır etsinler :))

Yarın da bir kek, börek falan yapıp karşı komşunun tabağını iade etmeye giderim! Ee, tabak boş geri verilmez di mi ama :)

2 yorum:

  1. Özlemim ne de güzel bahsetmişsin komşu ilişkilerinden . Gerçekten şanslıymışsın oturduğun mahalle hala o eski, güzel zamanları yaşatıyor sizlere :) Artık şu hayatımızda komşuculuğu bırak insanlık bile bulmak bir mucize gibiyken sen ne güzel hala eski değerleri yaşatan insanlar arasındasın, valla heves etmedim desem yalan olur :) Bu arada sen bu göbişinle hala kek börek yapacak gücü bulabiliyor musun ki kendinde ????

    YanıtlaSil
  2. Teşekkürler Ezgicim.

    Valla çok uzu süre ayakta kalmamı gerektirmeyen tip bir börek ve mesela hazır karışımla yapılmış bir kek için gücüm var hala.. Ama işin kötüsü evde öyle bişeyler olunca insan kendi de yiyip gereksiz kalori alıyor ! O yüzden artık yamayacağım!

    YanıtlaSil