28 Mayıs 2009 Perşembe

Buena Vista Social Club ve koca göbek

31. haftamızda doktor yasakları hafiften ortadan kaldırır kaldırmaz, hem de hemen o akşam, aylar öncesinden bilet aldığımız Buena Vista Social Club konserine koştuk! Konser İstanbul Santral'de olaacaktı. Hani şu Bilgi Üniversitesi'nin en ünlüsünden birkaç mimarımıza tasarlattığı eski elekrik santralinden bozma konser-sergi vs salonları. Daha çnce sadece bir kez gece vakti bahçesindeki barda arkadaşmın doğum gününü kutlamıştım, eşim ise hiç gitmemişti dolayısıyla oranın şartlarıonı falan tam bilmiyorduk giderken. İnternet adresinden baktığımız krokiye ve "otoparkımız mevcuttur" ibaresine güvenerek arabamıza binip gittik. Hakkten yeri kolayca bulduk, fakat içeri ulaşmamız hiö de kolay olmadı! Giriş kapısına uzanan yaklaşık 200 metrelik yol, daha girişinden itibaren arabalarla doluydu ve çook yavaş ilerliyordu. Aıl kapıya yaklaşıp önümüzde 4-5 araç kalınca ilerleyiş tamamen durdu. Eli telsizli iri kıyım, öfkeli bir görevli bizim gibi bekleyenlere "otoparkımız doldu, içeri alamıyoruz" diye bağırıyordu. Aman ne güzel.. En yakın nerelerde park yeri bulabileceğimizi sorduk ki 3-4 km ilerdeki yerlerden bahsetti.. E iyi de, ben ordan yürüyemezdim ki! Biz en öndeki arabalar olarak güçlerimizi birleştirip biraz dır dır etmek süretiyle kendimizi içeri aldırdık. Bir de baktık ki içerideki gepgeniş yolların kenarlarına bi sıra araba alsalar hem kapıda bekleyenlerin hepsi içeri sığar, hem de içerdeki yollar tıkanmaz.. Neden bunu o kadar zaman düşünemediler de kapıda bi sürü insanın sinirini gerdiler ve yarım saat beklettiler anlamadık! Neyse, sonuçta aracımızı terk edip konser alanına doğru yürüdük.

Tabii bir küçük şaşkınlığı da konserin açık hava olduğunu görünce yaşadık . Bizim gibi orada ilk kez konsere gelen bir kısım insanın daha üşümekten şikayet ettiklerini duyduk ve gördük. EEh, tarih de doğrusu henüz açık hava akşam konseri dinlemeye çok müsait havaların olduğu bir tarih değildi. Gene de "müzik bizi ısıtır şimdi" diyerek yerimizi bulup oturduk..

Buena Vista Social Club'dan geriye sadece kırış kırış 4 amca kalmış. Onlar da ekibin izmen tanınan as elemanlarından değil. Ama gene genç-yaşlı yeni ekiple 12-13 kişiye tamamlanmışlardı. Müzik gerçekten de iç ısıtıcı ve kanımızı kaynatıcıydı. 2-3 parça sonra sağda solda dans eden çiftler de belirmeye başladı. Müziğin bütün güzelliğine rağmen arkası dik plastik sandalyelerin rahatsızlığına ve üşümeye ancak bir saat kadar dayanabildik.

Zaten kalkıp iki salsa yapamayınca bu müziğin tadı da çıkmıyor be arkadaş!

Yükümden sağ salim kurtulayım, yaz bitmeden bir tekrarını yapmak şart!
Bu sefer bol salsalı olarak!

12 Mayıs 2009 Salı

31. Hafta Kontrolü - Detaylı Ultrason

Yiihhuuuuuuu!!! Bugün gene kızımızla randevumuz vardı. Ve daha da iyisi detaylı ultrasonu yapıldı, bitin iç dış organları kontrol edildiii, ve herşey gayet yolunda görünüyooorrrrrrr!! Hanfendi 2 hafta önce 1500 gram civarıydı, bugün 1920 gram civarı çıktı. Kemik boyu ve kilosu bir hafta önden gidiyor, pek mutluyuz, gururluyuz. Herhalde benim bi süre yatalak olmamın ve bol istirahatin en iyi yanı bu oldu. Bol bol göbeği sola devirip yatmam sayesinde kız hızlıca gürbüzleşti. Ben de ilk 2 haftada çok gürbüzleşmiştim ama neyse ki hız kesti benimki :)
Bu arada dünden beri yeni yeni hissettiğim göbek altına, sol kasığıma doğru hissettiğim tekmelerin yumruk olduğunu anladık, elleri ordaymış onlarla itekliyormuş beni!

Bu aralar gene çok duygusallaştım. Bir duygusal film izlemeye kalkışmayayım, veya bir fotoğraf, reklam filmi, yavru hayvanları ve annelerini gösteren belgesel bile yeter... Ağlarım da ağlarım :) Sevgilim artık alıştı, eskisi gibi panik olup 'ne oldu' diye sormuyor bile, hiçbir neden olmasının şart olmadığını biliyor :))

Hay allah, geçen kontrolden sonra izin çıkınca nereye gittiğimizi yazacaktım sonraki postta ama araya anneler günü ve kontrol girince kaynadı... Bi dahakine vallahi anlatacağım!

10 Mayıs 2009 Pazar

Bu Da Ben Yazarken Yanımda Horlayan Kocama :)

Baba oluyorsun, baba!
Yan yatıp horlamaya benzemez!
Seni de sabaha karşı ayağa dikecek kızın.
Beni şimdiden dikiyor, o ayrı..
Sen de tutacaksın o minicik elleri,
Benim ellerimi tutmaya benzemez!
O güldü mü gülecek, ağladı mı ağlayacaksın sen de,
O gülüş başka hiçbir gülüşe benzemez!

Sevgilim, kocam,hayat arkadaşım, bir tanem!
Herşeyi paylaştık, sıra geldi en güzeline!
Bir elinden sen tutacaksın, bir elinden ben,
Kız babası oluyorsun hem de!
Başka hiçbir şeye benzemez!!!

20 Yıl Sonraya...

Doğacaksın (ne kadar da az kaldı!)
Seninle yeniden doğacağım.

Büyüyeceksin
Eski ölçülerime döneceğim.

Konuşacaksın (ilk anne mi diyeceksin?)
Dinlemeye doyamayacağım

Yürüyeceksin (bana doğru mu?)
Bekliyor olacağım

Düşeceksin (çok acımasa canın !)
Elinden tutup kaldıracağım

Gerçekten büyüyeceksin (çok acıtmasalar canını!)
Elimden çok birşey gelmeyecek.

Yuvadan uçacaksın (çok uzağa olmasa!)
Ah ah, ben ne yapacağım?

Sen Doğunca...

Sen doğunca ne yapıcam?
Herhalde salya sümük ağlıycam!
Öyle diğer anneler gibi 2 şık gözyaşı değil hem de,
Kendimi tutamıycam,
Rezil olucam! Rezil olucam!

O ayacıkları artık içimde hissetmiycem!
Ama tutup tutup öpebilcem,
Pembe bezelyelerin her birini tek tek hem de!

Çişinle kakanla da uğraşıcam,
Biliyorum, uykumdan da olucam,
Ama sen benden bir parça olcaksın, BİZDEN hem de!

Bundan öte mucize olabilir mi?
İnsan daha çok değişebilir mi?
Başka bir canı daha çok sevebilir mi?
Sevdim bile, daha da çok sevicem,
Anne olucam! Anne olucam!

İlk Anneler Günüm :)

Tam olmasa da içimde taşıdığım ve doğmasına az kalmış olan bebeğimle ben de artık anne sayılıyorum!
Telefonlar ilk kez benim için çalıyor bugün.
Çok özel bir gün yaşıyorum.

Bütün annelerin ve anne adaylarının Anneler Günü kutlu olsun. Hepsiyle harika bir duyguyu paylaşıyoruz biz. Umarım bu duyguyu tatmak bütün kadınlara kısmet olur.

Bu sabah çok sık olmayan birşey oldu.
Sabahın 6 buçuğunda tuvalete kalkmışken bu pijamanın da belinin daralmaya başladığını hissettim. Hemen ardından 2-3 gün sonra 32. haftaya girecek olduğumu fark ettim. Ve birden bir heyecan yükseldi içimde.
Yattım yatağa ama uyumak ne kelime, bir duygu selidir başladı sabaha sabah.
Duygular rahat vermeyince, çok sık yapmadığım birşey yaptım.
Kağıda kaleme sarılıp hepsini şiire döktüm.


Kızım ve ben büyüyoruz,
Bir de içimdeki heyecan.

İçimdeki Deniz, deniz değil bir okyanus,
Hayatımızı kaplayacak.

O tertemiz, boş bir sayfa,
Beni anne, bizi aile yapacak.
Biz yarı yazılı iki kitap,
Bundan sonra her sayfamızda onun izi olacak...

Denizin tuzu gibi,
Suyun huzuru gibi,
İçimize işleyip sarıp sarmalayacak...

Deniz gibi derin, engin ve zengin olsun!
Renkse renk,
Dalgaysa dalga,
Gizemse gizem,
Herşeyin en güzeli benim kızımda olsun!

Tomurcuğum, miniciğim, gonca gülüm büyüyor,
Bir de ah, o içimdeki heyecan!!

7 Mayıs 2009 Perşembe

29. Hafta Kontrolü


28 Nisan 2009

Bu son iki hafta birazcık daha fazla ayağa kalkarak geçti. Dışarılarda gezemesem de evde hareketlendim, havalar da düzelmeye başladığı için kocam bana çok kullanışlı, arkası yükseklik ayarlı bir şezlong aldı ve sıkça balkona taşındım. Kendime verdiğim sözü tuttum, tatlı börek çörek tüketimini kesip meyve sebzeyi arttırdım. Kontrole giderken kilo konusunda merak içindeydim.

Bu sefer doktorun söyledikleri hepimizi daha da mutlu etti ve rahatlattı! Deniz bebek içeride 1500 gram olmuş ve normalden bir hafta ilerideymiş. Tekme tokat sıklığına ve şiddetine bakılırsa keyfi de yerindeymiş. Benim rahim durumum gayet iyiymiş.

Doktorun da keyfi yerine geldi "yeter artık bu kadını alıp biraz dışarı çıkarabilirsiniz, bıkmıştır bir aydır ev hapsinden, boğaza kahvaltıya gidin, sinemaya tiyatroya gidin, çok yürümeden, çok yorulmadan herşeyi yapabilirsiniz, size yasak yok! " diye müjdeyi verdi!

Bir de tartıda benim bu 2 haftada hiç kilo almadığım çıkınca bir rahatlama, bir bayram havası ki sormayın! Muayenehaneden çok mutlu ayrıldık ve hemen o gece nereye gittik, artık bir dahaki postta :)

27.Hafta, Serklaj Sonrası İlk Kontrol

İlk kontrol, aynı zamanda benim için iki haftadır dışarıya atılmış ilk adım :)
Merakla doktor muayenehanesine vardık, ultrasonun altına dualarla yattık.
Neyse ki haberler iyi! Kızımız bu yatmanın faydasını görmüş, hızlıca kilo (daha doğrusu gram) almış ve 1117 gram çekiyormuş. Bu da normal haftasından birazcık ilerideymiş.

Yalnız işi kötüsü bu yatmak sadece Deniz'e değil bana da yaramış. Ben de onun gibi hızlıca kilo (maalesef gram değil, KİLO) almışım ve bu konuda rekorumu kırmışım: 2 haftada 4 kilo!
Neyse ki Erhan Bey "ben nerede susacağımı bilirim, size yatacaksınız diyen benim, bir de kilo aldınız diye vıdı vıdı etmemek gerektiğini çoktan öğrendim merak etmeyin, napalım, doğumdan sonra verirsiniz" diyerek bu konuda üstüme gitmedi. Zaten herkes için öncelik sağlık meseleleri olduğundan anneler falan sormadılar bile kilo durumumu :)) Gene de durumun vehametinin farkındayım, 2 hafta sonraki kontrolde sonuç biyle olmayacak, kendime söz verdim!

Benim dikişler yerli yerinde, ultrasonda minik parlaklıklar olarak görünüyorlar. Herşey yerli yerinde, açılma, sızdırma falan yok. Aman çok şükür! Ama kızımız gene kafacığını rahim çıkışına yani bizim dikişin olduğu yere yaslamış, dikişlere "tos yapıyor" ! Doktorumuz bile isyanlarda, ama yapacak birşey yok, kızımın keyfi öyle istiyor!

Erhan Bey bebeğimizin rahme yaptığı basıncı azaltmak için şöyle bir çözüm önerdi: Sonuçta bu tamamen yer çekiminin etkisiyle ve kızın pozisyonu nedeniyle olan birşey. Pozisyon değiştirtemiyorsak, yer çekimini tersine işletebiliriz. Amuda kalksam en iyisi olurdu tabii ama biraz zor olurdu :)) Onun yerine yatarken popomun altına bir yastık koyabilirmişim. Amaç popoyu yükseltmek, ama ayakları yükseltirsek tansiyon çıkarmış.
Sonuçta, ayaklar aşağıda, popo yüksekte, bir de bebeğin daha iyi beslenmesi açısından göbek sola yatık.. Bu nasıl bir yatış olacak hiç hayal edemedim!!

Benim rahatımı düşünen hiç kalmadı arkadaşlar, tek önemli olan bebeğimizin ve rahmimin iyiliği!

Yatarak 1 hafta geçti.

07 Nisan 2009

Yaa ama ben güzel güzel gebe kıyafetlerini giyip tatlı bahar günlerini dışarıda yürüyüşler yaparak, havanın tadını çıkarark geçirecektimm!!!
Her yerde insanların sempatik bakışlarının, bana bayanlar tuvaletinde bile önceliği bana vermelerinin keyfini sürüp kızım için o şirin ötesi giysilerden alacaktımmm!!
Şimdi hepsi birden suya düştü ve bu ev hapsiyle ilgili en çok canımı sıkan şey kızımın bebek arabası, yatağı, nevresim takımı, kıyafetleri, banyo malzemeleri gibi bana çok zevk veren alışverişlerini benim seçerek yapamayacak olmam. Tamam, babasının ve anneannesinin de zevklerine güveniyorum, ama ya benim içimdeki heves nasıl tatmin olacak?
İşin kötüsü tahmin ediyorum bebeğin boyutları ve ağırlığı arttıkça onu taşımam zorlaşacak ve artık hamileliğin sonuna kadar fazla kalkmamam gerekecek......

Ben yazın ilk günlerini dışarda hatta Darüşşafaka'nın havuzunda yüzerek, keyif yaparak geçirmeyi planlarken şimdi öyle bi durumdayım ki "neyse ki sık sık çişim geliyor da ayağa kalkmak için bahane oluyor" diye avunuyorum!

Bu arada kızımız sanki "niye kapattınız benim çıkışımı, madem orayı kapattınız ben de başka çıkış bulurum kendime!" dercesine tekmelemeye başladı. :)

2 Mayıs 2009 Cumartesi

Yatalak Gebelere Tavsiyeler


-Sürekli üzerinizde pijamalarla aynı yatakta yatmayın! Ben sabah kalkıp üzerime pijama olmayan,rahat birşeyler giyip işe gider gibi salona geçiyordum. Öğleden sonra güneş bizim "arka odaya" çok güzel geldiği için genellikle oraya taşınıyordum, eşimin geliş saatlerinde tekrar salondaki köşeme...

- Eğer diz üstü bilgisayarınız ve internetiniz varsa iyi bir vakit geçirme kaynağınız var demektir! Bir de IKEA'dan resimde de görünen kucakta çalışma yastığından alırsanız yatarak bilgisayarla uğraşmak çok daha kolay oluyor. Hem yemek yerken de işe yarıyor ! Ben başta bilgisayar ın altına yastık koyuyordum ama o zaman aletin altındaki havalandırma mazgalları kapanıyor ve fazla ısınıyor. Bilgisayar için iyi değil!

- Yemekleri de yarı yatarak (şekil 1 A) yiyeceğinize göre kesinlikle üzerinize dökeceksiniz demektir! Kağıt havlu, sabunlu el bezi veya ıslak mendil ayrılmaz parçam oldu!

- Etraftaki bütün elektronik uzaktan kumandalı aletlerin kumandalarını yanınıza alın. Ama hepsinin içinde dolu pil olduğunu kontrol etmeyi unutmayın!
- Çok su içmek genelde olduğu gibi bu durumda da sağlıklı ve önemli.. Doğrusu benim doktoruma ne sorarsam sorayım, cevabın içinde mutlaka "çok su iç, vücut susuz kalmasın" cümlesi bulunuyor. Bu yattığım sürede de günde 3 litre sıvı almamı söyledi. En iyi yöntem: 1Adet 1,5 litrelik su alınır, başucuna konur, günde 2 kez dolup boşalacak kadar içilir! Hem şişeden içmek yatarak içmek için en rahat yöntem. Kendimi biberondan süt içen bebek gibi hissettiğim çok oldu :)

- Örgü örmeyi bilmiyorsanız öğrenin! Ben sadece düz düz örmeyi biliyordum, başlamayı, bitirmeyi, ilmek azaltıp arttırmayı, ters örmeyi öğrendim.. Dümdüz örmeyi bilseniz bile hiç olmazsa bebek battaniyesi ve yastık kılıfı falan örebilirsiniz. Ben öyle yaptım...

Öğretecek kimseniz yoksa şu sitelerden çook rahat kendiniz öğrenebilirsiniz: http://www.knittinghelp.com/

-Ve tabii herşeyden en önemlisi, uzaktan kumandası olmayan konularda size gönüllü uzaktan kumandanız olacak sabırlı anlayışlı harika bir eşiniz, size yemek pişirip eşiniz işteyken size bakıp nazınızı çekecek bir anneniz, sık sık sizi ziyaret edip son dedikodulardan mahrum bırakmayan dostlarınız yanınızda olsun! :)
Böyle olunca yatak istirahati dönemini tahminimden daha hafif atlattım ve oldukça çabuk geçti.
Tabii gene de bütün hamişlere sorunsuz, stressiz, yasaksız bir hamişlik dilerim!!