11 Nisan 2009 Cumartesi

İçimdeki Deniz

27 Kasım 2008 - 7. hafta

Dün, 26 Kasım 2008'de, rutin 7. hafta kontrolümüzde bebeğimizin kalp atışlarını ilk kez duyduk. 2 hafta önceki ilk doktor ziyaretimizde, bir nokta olarak görmüştük kendisini. Teorik olarak bebek müsveddemiz orada olsa da, henüz içinde büyüyeceği kese bile görünmediğinden doktorumuz temkinli yaklaşmış ve "İki hafta sonra tekrar gelin, keseyi görüp kalp atışlarını duyalım. O zamana kadar mutlu haberi çok fazla yaymasanız daha iyi" demişti. Dün ise ekranda büyükçe bir fasulye tanesinin (su kesesi) içinde küçücük bir fasulye tanesi daha (embriyo) vardı. Doktorumuz boyunu ölçtü : tam 1 cm! Biraz zoom yapınca birden odayı kalp atışlarının sesi dolduruverdi! Ben çok daha hafif, ince ve uzaktan duyulacak diye bekliyordum. Oysa atan, resmen kuvvetli bir insan kalbiydi, sadece biraz daha (baya daha) hızlıydı. (Yetişkin kalbi dakikada 60-80 kez atarken bir embriyonunki yaklaşık iki kat daha hızlı atıyor)
İlk defa bebeğimizle bir bağ kurup onun yaşamaya başladığını resmen görünce gözlerim doldu. Emin de ben de, büyük bir mucizeye tanık olduğumuzu hisssediyorduk. Sadece 1 cm boyutunda bir canlının gümbür gümbür atan bir kalbi olması gerçekten müthiş; bunun benim içimde büyüyecek olan, bizim bebeğimiz olması ise muhteşem bir mutluluk! İkimiz de ultrason odasından ağzımız kulaklarımızda çıktık.

Erhan Bey'e hamileliğimden çok önce planladığımız ve biletlerini aldığımız Singapur-Malezya seyahatini yapıp yapamayacağımızı sorduk. Ailedeki anneler, teyzeler, yengeler ağız birliği etmişçesine, ya üstü kapalı olarak ya da açık açık ertelememizi söylüyorlardı. Fakat bu bizim gecikmiş balayımız olacaktı ve gitmeyi çok istiyorduk. Neyse ki doktorumuz uçakta 2 saatte bir kalkıp dolaşmam, iner inmez gezmeye başlamayıp önce birkaç saat dinlenmem ve genelde fazla yorulmamam şartıyla izin vererek içimize su serpti. Zaten yetişmemiz gereken bir tur olmadığı için programımızı tamamen benim durumuma göre yapabilecek, gerektiğinde tempoyu düşürebileceğiz.

Bir dahaki randevumuz 24 Aralık, tam da noel günü! İki haftalık seyahatimiz bitmiş ve ilk 3 aylık riskli dönem de geride kalmış olacak. O günlerin gelmesini öyle heyecanla bekliyorum ki! Bir an önce karnım büyüsün ve bebeğin hareketlerini hissetmeye başlayayım istiyorum. Şimdilik başka bir bağımız olmadığı için doktorun ultrasonda bakmasına ve "evet, bebek orada ve sağlığı gayet iyi" demesine çok ihtiyacım var. Bu yüzden kontrol günleri bayram gibi bekleniyor. Hatta Erhan Bey'le muayenehane dışında karşılaştığımızda fark ettim ki, onu görünce bebeğimi görmüş gibi sevinir oldum. Bir nevi şartlı refleks. Erhan bey demek bebeğimizle aramızdaki köprü demek :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder